28 Ocak 2015 Çarşamba

Kahve Çekirdeği Kurabiye


          Bir kafein bağımlısı olarak bu benim bu güne kadar rastladığım en güzel tariflerden biri. Pişerken bile mutfağınız mis gibi kahve kokuyor. Türk kahvesinin sadece kokusunu seviyorum ama bir ay içmesem yokluğunu kesinlikle aramıyorum. Söz konusu nescafe olunca allahım allahım. Biraz geç içsem veya o an içemesem kanım çekiliyor, hafızam zayıflıyor, geriliyorum da geriliyorum :) Kavanozdaki kahvem şöyle dibine biraz yaklaşsa sanki evde sular kesilecek, elektriksiz kalacakmışım gibi panik oluyorum. İyi bişey değil biliyorum ama kahve iyidir ya, güzeldir, mistir :))


 

          Ben bu tarifi internetten buldum. İlk yaptığım kesinlikle olmadı çünkü nette dolaşan bütün tarifler aşağı yukarı aynı ve hepsinde de kabartma tozu kullanılmış, Benim ilk yaptığım kurabiyeler öyle kabardı ki tanınmayacak hale geldiler. Onları atmadım tabii ki ve mis gibi kahveli parfeye dönüştüler. Onu da bir kaç gün sonra yayınlayacağım mutlaka. İkinci denemede kabartma tozunu çıkardım ve mümkün olduğunca minik yapmaya çalıştım. Hamurunu da normalden biraz sert yaparsanız istediğiniz şekli elde edersiniz. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Mutlaka deneyin. Tarifi buraya yazmak biraz zor geldi bugün. Çocuklar çok yordu beni, şimdi biraz keyif yapmak için can atıyorum :) O yüzden defterimden çektim tarifin fotosunu. Kolay gelsin :)





25 Ocak 2015 Pazar

Baykuşlu Mumluğum...



  Yıllar önce ilkokul zamanlarımda, yaz tatillerini hep köyümüzde dedemlerin yayla evinde geçirirdik. Yaşım o kadar da büyük değil ama :) köyde henüz elektriğin olmadığı, gaz lambasıyla oturduğumuz zamanlardı. Ee böyle olunca televizyonda yoktu elbette ve biz tam üç ay kardeşlerimle birlikte yaylada kalırdık. Nasıl kalmışız hala aklım almıyor. Gün boyunca babannemin sadece iki odalı kerpiç evine, evin aşağısındaki havuzun çeşmesinden tenekelerle su taşırdık, ağaçları sular bahçede dolaşırdık. Oyuncağımız bile yoktu. Bir bebeğim olduğunu bile hatırlamam mesela :) Olsa da mutlaka onu ablamla kendimiz yapmışızdır :)
     Bunlar şimdi niye geldi aklıma diye düşünüyorum da geçenlerde Mardin'de benim bu yaşıma kadar görmediğim bir yağmur fırtınası yaşanınca bizim apartman görünümlü perişan dairemizin camları tüm yağmuru içeri taşımaya başlamıştı. Kaloriferli diye oturduğumuz evimizde kaloriferlerin yandığını görmek geçen yıl bir mucizeydi o yüzden bu sene soba kurmak zorunda kaldık. Ben daha sobayla uğraşmaya alışamamışken camlardan şakır şakır içeri yağan yağmur suları iyice canımızdan bezdirdi. Bir gece eşimle beraber evdeki tüm havluları cam kenarlarına tıkıştırmak zorunda kalınca ilk işim cam kenarlarını tamir etmek oldu. Malzemenin adını bilmiyorum ama alçıya benzeyen bişey. Eşim görevde olduğu için mecburen bu iş bana kaldı. Zaten malzemelerim de yemek kaşığı ve tatlı kaşığı görüldüğü gibi :) 
        Biz köydeyken, oyuncaklarımız da olmadığı için tüm malzemelerimizi, oyuncaklarımızı ablamla kendimiz yapardık. Evin önündeki çamurlardan ama :) Çamurdan neler yapmazdık ki, Karaca'nın porselenleri halt etsin :) Tencereler, tavalar, tabaklar. Tencerenin kapaklarına, kulplarına kadar en ince ayrıntılarına kadar yapardık ve o çamur öyle güzeldi ki bir kaç saatte hemen sertleşirdi ve kolay kolay kırılmazdı. Aynı gün yemek pişirirdik bizde ablamla :) Çocukluk işte ama çok güzel günlerdi.
Nerde kalmıştım, hah işte geçen gün pencerenin tamiri sırasında kalan malzemeyi atmak istemedim. Çünkü sürer sürmez anında sertleşiyordu. 'Ben bundan bişey yaparım ki' dedim ;) Malzemeyi biraz daha sulandırarak kestiğim bir pet şişenin içine doldurdum. Onun içine de bir bardak yerleştirdim ki ortası çukur olsun. Akşama kadar hemen kurudu. Hiç bir tarafına dokunmadım, hiç düzenleme yapmadım ve sadece akrilik bir boya ile boyayıp keçe ile süsledim o kadar. Tabii bir de bu aralar aramızda güçlü bir elektrik olan baykuşu da ekledim üstüne.
          Basit bir mumluk belki , biraz çocuk oyuncağı gibi... ama bana hatırlattıkları için şu en evimdeki en sevdiğim eşyalarımdan biri. 









26 Nisan 2014 Cumartesi

Mahlepli Tuzlu Kurabiye



           Bloğa yazı yazmak yine zor gelmeye başladı bu aralar, her zaman düzenli olarak yazabiliyormuşum gibi :) Aslında düzenli olarak yeni şeyler yapıyorum ancak çocuklarla uğraşmak her gün daha da zorlaşıyor benim için. En basitinden uyumayı, yemeyi ve oturmayı asla sevmeyen bir oğlum var ve bu bile tek başına beni bitirmeye yetiyor, kızımı söylemiyorum bile. Çılgın ergenim ben oleey :)) diye bütün gün dans eden ve ayna karşısında saçlarını tarayan bir yeni ergen adayı Ceren'im var ve ben bu ikisinin arasında bazen adımı bile unutabiliyorum inanın abartmıyorum.
           İşte bu ikisi için, bu iki yemek sevmeyen ama böyle atıştırmalık şeylere bayılan canavarlar için (canlarım için :)) aradığım bir tarifti bu ancak ben küçük bir ilçede yaşıyorum ve her malzeme her an bulunamayabiliyor burada, o yüzden bir hafta sonu tesadüfen alışveriş sırasında mahleple karşılaşınca hemen aldım ve ne zamandır denemek istediğim bu kurabiyeleri yapabildim.
         Mahlep için şunu söyleyebilirim, kokusu sadece  mutfağınızı,  evinizi değil tüm apartmanı ele geçiriyor ve inanılmaz güzel bir lezzet veriyor. Ben bayıldım, tarifte biraz kararsızlık yaşadık komşularımla beraber :) tatlımı, tuzlumu diye ısırıp ısırıp karar vermeye çalıştık Tuba ve Şenay ile. En sonunda da şeker miktarının biraz azaltılmasıyla gerçekten tuzlu bir kurabiye olabileceğine karar verdik. Gerisi sizin damak zevkinize kalmış. Ben tarifi Müge'nin sayfasından aldım. Annesine ait bir tarifmiş, denenmiştir ve kesinlikle tavsiye edilir :)


Malzemeler: 
  • 1 su bardağı sıvıyağ
  • 1 su bardağı erimiş margarin ( Ben kolaylık olsun diye bir paket yumuşak margarin ile yarım su bardağı sıvıyağ kullandım)
  • 1 su bardağı süt
  • 6 tatlı kaşığı pudra şekeri ( işte tarifin burasında emin olamadım çünkü kurabiyede şeker tadı hafif baskındı, tuzlu kurabiye isteyenler için ölçüyü 4 tatlı kaşığı olarak ayarlamalarını öneririm)
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1,5 tatlı kaşığı mahlep
  • 1 paket kabartma tozu
  • 4 - 4,5 su bardağı kadar un


Yapılışı:

Tüm malzemeleri karıştırıp, unu azar azar ekleyerek yumuşak bir hamur elde edin. Hamuru yaklaşık 15 - 20 dk buzdolabında dinlendirin. Bekleyen hamura dilediğiniz şekli verin, üzerine yumurta sarısı sürün, susam ve çörek otu ile süsleyip 180 derece ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişirin. 

Kurabiye yaklaşık 4-5 güne kadar hiç bayatlamıyor ve bu tariften oldukça fazla sayıda kurabiye çıkıyor. Acil durumlar için önceden yapıp saklayabilirsiniz.


14 Nisan 2014 Pazartesi

Acemi Butik Kurabiyeler :))

              Başlıktan da anlayacağınız gibi durum aynen bu :) Yalancı kurabiye, yalancı butik kurabiye... yani bunlar için aklınıza ne geliyorsa söyleyebilirsiniz. Sonuç her ne kadar başarılı değilse de (çünkü bu işi öyle profesyonelce yapan blogcu arkadaşlar var ki inanamıyorum bazen ürettikleri işlere) en azından Ceren mutlu oldu, bu bile yeterdi zaten benim için.
              Kızımın bugün iki öğretmeninin doğum günü varmış ve onlar için sürpriz doğum günü partisi yapacaklarmış. Eee sınıf öğretmenleri bu parti için görev dağılımı yaparken benim kızım her zaman olduğu gibi yine gönüllü atlamış :))) ve 'Benim annem kurabiye yapar' demiş. Ama annenin haberi yok. Olsun yine yaparım ancak artık böyle annemin dediği gibi cıngırdaklı işler :)) zor geliyor bana. Yani oğluş Deniz iyice yaramaz olduğundan beri üşeniyorum diyeyim daha doğru olur.
                   Ama şunu kesinlikle söyleyeyim, bu butik kurabiye işini profesyonelce yapanlar, bir meslek haline getirenler, siz varya cennetliksiniz yeminle :)) Topu topu 3 tepsi yaptım, hatta yarısından fazlasının kaşını gözünü Ceren şekillendirdi ama yine de yoruldum ben inanın. En son sanırım 3 yıl önce yapmıştım yine aynı şekilde. O zaman Deniz yoktu, vaktim boldu ve her şey Ceren içindi. 2. sınıftayken 23 Nisan gösterisine katılmıştı, aynı zamanda stad ta oynayacaklardı. Yine bloglarda görmüştüm bu kurabiyelerden ve bir kaç tepsi yapayım, süsleyim ve stad da kızımın arkadaşlarına dağıtayım istedim, bayram hediyesi olsunlar diye. Ama ben kurabiye yapma işini son güne bırakınca, üstelik gündüz başka işler çıkınca ancak geceye kaldı kurabiye yapım işi. Sanırım saat 10 gibi başladım, şekil verme, pişme, soğutma, poşetleme derken ancak 02,30 gibi bitirebilmiştim. Sabah da erkenden okul bahçesine gittim elimde kurabiye poşetiyle :)
                      Bahçeye varmak sorun değildi de okul yönetimi dedi ki "Biz bahçede gösteri yapmayacağız, dooğru stada ". Stad ile okul arası biraz uzak ve biz anneler tabana kuvvet yürüdük stada kadar. Vee benim elimde kurabiye poşeti :) Bari dedim gösteri öncesi hemen dağıtayım çocuklara da şu poşetten kurtulayım dedim ve öğretmenimize söyledim. O da sağolsun "Hayır Songül hanım" dedi :)) "Çocuklar bir oynasın, ondan sonra veririz." Ben bir elimde kurabiye poşeti bir elimde fotoğraf makinesi ile izledim kızımı. Oyun sonrası artık kurabiyelerimi dağıtma zamanı geldi veee o bıcır bıcır yirmi öğrenci kurabiye poşetlerini ellerine alır almaz daha şekline bile bakmadan yutuverdiler ya  benim gece boyunca yaptığım canım kurabiyelerimi :)) işte o an bir daha uğraşmam dedim :)) İki lokmada yutan çocuklar vardı yeminle :)) Olsun onlar mutlu olsun da :(
Gelelim dün yaptığımız bu kurabiyelere. Öğretmenimiz 30 adet istemiş, ben malzemeleri iki ölçü kullandım ve tamı tamına 65 adet çıktı. Okula 41 adet paketleyip gönderdim, kalan 24 adet nerde bilinmiyor :)
           Yalnız , kurabiye kalıbı ile değil hani şu bildiğimiz klasik su bardağını kullandım. Yine de kocaman yuvarlaklar elde ettim. Siz ölçüleri yarıya indirip daha az sayıda kurabiye elde edebilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 paket yumuşak margarin (500 gr)
  • Yarım su bardağı sıvıyağ
  • 2 paket vanilya
  • 12 yemek kaşığı pudra şekeri
  • 8 kaşık nişasta
  • 1 çay kaşığı kadar tarçın ( Ben çubuk tarçını rendeledim,kokusu daha keskin oluyor)
  • 1 adet portakal kabuğu rendesi
  • 2 yemek kaşığı kadar kakao
  • aldığı kadar un


Un ve kakao hariç tüm malzemeyi karıştırın. Margarin iyice ezildikten sonra yavaş yavaş unu ekleyin. Kulak memesinden çok daha sert bir hamur elde edene kadar yoğurun. Bu aşamada kocaman bir karıştırma kabı ve güçlü bir bilek öneririm :)) çünkü iki paket margarini alt etmek çok zor oluyor. Yaklaşık yarım saat sürekli yoğurmak zorunda kaldım ben. Yoğurma işlemi bittikten sonra hamuru streçle kapatıp dolabın alt kısmında bir saat (vaktiniz yoksa hemen de yapabilirsiniz) bekletmeye alın. 

Hamura şekil vermeye başlamadan önce hamurun bir parçasını ayırın ve kakao ekleyerek yoğurun. Hamura kakao eklenince biraz kuruyabiliyor. Bir tatlı kaşığı kadar sıvıyağ eklerseniz çok daha kolay olacaktır.

Artık hafif nişasta serptiğiniz tezgahınızda açtığınız hamurlara şekil vermek de size kalmış :))
Kolay gelsin :)





LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...